Resim: https://images.app.goo.gl/SveV4B5SAHsZu9qYA

Katsushika Hokusai  yaklaşık olarak 31 Ekim 1760 tarihinde Japonya' nın Edo (Tokyo) şehrinde doğduğu düşünülmektedir. Japon resim sanatının en bilindik sanatçılarındandır. Hatta bir çoğumuz kendisini şu an anlatmakta olduğum eseriyle tanırız. Eser ukiyo-e (ahşap baskısı) tekniğiyle oluşturulmuştur. Esere ilk baktığımızda aslında gayet huzurlu hissetiriyor. Öyle değil mi? Sanki teknelerde insanlar bu epeyce büyük tusunami dalgasıyla karşı karşıya kalmamış gibi. Keza kendileri çoktan doğal afete boyun eğmiş, rutin bi durummuş gibi kadere razı gelmiş görünüyorlar. Bunu da Japonya' nın coğrafi konumuna bağlayabiliriz. Tarih boyunca her yıl bolca doğal afetle karşılaşan bir ülke için çok normal bi durum. Bu vahşi dalgaların ve tüm bu mücadelenin gölgesinde, en arkada kalan bir dağ var. Bu Fuji Dağı' dır. Fuji Dağı aslında çok fazla manzara resimlerinde kullanılmazdı ama Hokusai' nin bir çok manzara resminde bu dağı görüyoruz. Hokusai ve bir çok insan bu dağın heybetine hayran kalmıştır. Ayrıca Fuji Dağı aktif bir yanardağdır. Esere hakim olan ve huzur hissini yoğunluklu olarak hissetmemize neden olaran renk mavidir. Ama mavi renk Hokusai zamanında teymin edilmesi bi hayli zor bir renkti. Neyseki Hokusai ve bir çok Japon sanatçının bu sorununa prusya mavisi çözüm oldu. Bu eseri sanatçı 71 yaşındayken yapmıştır. Biz bu esere büyük bir hayranlık duyuyoruz. Eserin içindeki zıtlıklar bize asla lanse edilmiyor, hatta ilk bakışta fark etmiyoruz bile. Tüm olanlar huzurlu dalga motiflerinin arkasına saklanmış. Bu bence sanatçının ne kadar ustalaşmış olduğunun bir kanıtıdır. Ama Hokusai için hatrı sayılır hiç bir yanı yoktur. Sanatçı 10 mayıs 1849 tarihinde henüz kendi bakış açısıyla kendi tap noktasına erişemeden hayatını kaymetmiştir.

Resim: https://images.app.goo.gl/Rvg1tVnNAubqrmrA6

Cumhuriyet dönemi ressamlarımızdan Hikmet Onat, 1882 yılında İstanbul' da dünyaya gelmiştir. Heybeliada Deniz Harp Okulu' nda eğitim gördü. Sanayi-i Nefise Mektebi' nde resim dersleri aldı. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Güzel Sanatlar birliğinin kurulmasına yardımcı olmasıyla birlikte kurucularından birisidir. Burslu olarak eğitim aldığı Paris Güzel Sanatlar Akademisi' nde Fernand Cormon Atölyesinde çalıştı. Mekteb-i Sultani' de resim öğretmenliği yaptı. Daha sonra yıllar önce eğitim aldığı şimdi ise eğitim vereceği Sanayi-i Nefise Mektebi' ne geçti. Eserleri Devlet Resim Heykel Sergileri' nde sergilendi. Ödüller aldı ve bir de sergi açtı fakat ilk ve son sergisi oldu çünkü; 13 mart 1977 tarihinde 95 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Resim: https://images.app.goo.gl/zmxUXYhjfqcnySay9

Michelangelo Merisi da Caravaggio, kendisi beni apayrı etkilemiş bir sanatçıdır. Bu yüzden biyografisini sizlerle ayrıca paylaşacağım. Bu gün konumuz Medusa' nın sanat tarihinde ve mitolojideki yeri. Medusa gerçekten dünyada en çok bilinen mitolojik figürlerden biri. Saçları yılanlardan oluşan yaratığın gözlerine bakan herkes taşa dönüşmektedir. Bunu hepimiz biliyoruz. Biraz daha derine inelim. Medusa' nın iki ölümsüz kız kardeşi vardır. Bunlar Stheno ve Euryale' dir. Medusa ise kardeşlerinin aksine ölümlüdür. Gorgonlar olarak bilinen kardeşler, Phorcys ve Ceto' nun evlatlarıdır. Medusa bir yararatığa dönüşmeden önce mitolojideki bir çok kız gibi tanrıçaları kıskandıran bir güzelliğe sahiptir. Bu durumdan Athena' da nasibini almıştır. Bu güzellik elbetteki tanrılarında kulağına gider. Poseidon' da dürtülerine sahip çıkamaz ve Medusa' yı birnevi tecavüz eder. Bunu öğrenen Athena kendine bunu yediremez ve Medusa' yı canavara dönüştürür. Bahtsız Medusa' nın kötü kaderi bunlarla da sınırlı kalmaz. Perseus Medusa' yı öldürmek üzere görevlendirilir. Gorgonları en savunmasız oldukları anda, uyurken bulur ve Medusa' nın hayatına son verir. Bu sırada da Pegasus ve Chrysaor Medusa' nın kesik kafasından çıkar.  Perseus' un Medusa' nın kafasını daha sonrada kullandığı söylenir. Ama eninde sonunda kafası Athena' ya teslim edilmiştir. Eserdeki Medusa' ya bakacak olursak, kafasının kesilmesinden hemen sonrasındaki yüz ifadesi bize aktarılmıştır. Yüzündeki şaşkınlık ve dehşet en iyi şekilde tasvir edilmiş. Gölge ışık oyunları gerçekten çok başarılı. Sanatçı bir çok yaralama ve hatta cinayet suçlarına karışmıştır ve bu da sahneye hakimliğini esere en iyi biçimde aktarmasını sağlamış. Eser ahşaptan yapılmış  bir kalkan üzerine monte edilmiştir. Kardinal Maria del Monte' den Ferdinando de' Medici' ye bir hediye olarak sipariş edilir. Büyük beğeni toplayan eser ahşap bir süvarinin kalkanı olmuştur.

Resim: https://images.app.goo.gl/z1wm1cGmvxw5GRwb8

Mimesis Ploton tarafından ortaya konulmuş bir tür kuramdır. Bu kuram sanatın doğanın taklidi olduğunu vurgular. Bunu biraz daha açık bir şekilde inceleyelim. Hiç bir ressamın, müzisyenin, şairin, heykeltraşın tamamen orjinal fikirlere sahip olmadığını ve sadece herşeyin yaratıcısının orjinalliğini ya da direkt olarak doğada var olanın orjinal bir sanat eseri olduğunu savunur. Bu kuram insanların sadece duyduklarını, gördüklerini, hissetiklerini birleştirerek ya da olduğu gibi sanat vasıtası ile yansıttıklarını vurgular. Yani insanların duyu organlarıyla ulaşabildiklerinin, zihinlerinde dahi ötesine gidemediklerini bize sunar. Bence Ploton bu konuda çok haklı. Gerçekten de öyle değil mi? Ben bu zamana kadar gerçekten olmayanı yaratmış bir sanatçı görmedim. Ve bu mümkün de değil benim kanaatimce. Hepimizin gördüğü, duyduğu şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Bizler de bunu sanat olarak tanımlıyoruz. Seçtiğim görseli incelediğinizde ne görüyorsunuz? Ben hiperrealizm akımını iliklerime kadar hisediyorum. Bu akımı tercih ettim çünkü mimesisi en iyi açıklayan akımdır kendisi benim fikrimce...

Resim: https://images.app.goo.gl/FCYwBkWLLpse4ziAA

Kerry James Marshall 17 Ekim 1955 tarihinde Brimingham, Alabma, ABD topraklarında dünyaya gelmiştir. Kendisi hem bir sanatçı hem de bir profesördür. 1963 yılında Los Angeles' a taşınmıştır. Burada Otis Sanat Enstitüsü' nde kendini geliştirdi. 1978 yılında Güzel Sanatlar' da derece yaptı. 1985 tarihinde asistan olarak burs aldı. 1987' de Chicago' ya taşındı. 1991' de yeni bir burs aldı. 1997' de MacArthur Vakfı' ndan burs aldı. 1999' da fahri doktor unvanı aldı. 1993-2006 tarihlerinde Illinois Üniversite' sinde dersler verdi. Sanatçının eserleri Amerika, Almanya ve İtalya' da sergilenmiştir. Kerry James Marshall bu gün Chicago' da yaşıyor. Sanatçının eserlerinden bahsetmek gerekirse, Afro-Amerikan' lara yapılan ırkçılığa karşı koyduğunu, eserlerinde hep olan siyah insanlar bize gösterir. Ayrıca bu eserler konu bakımından Afro-Amerikan kültürünü ele alır. Bolca canlı renk ve yine aynı oranda kullanılan desenler eserleri çağdaş sanatta gerçekten ilgi çekici ve farklı kılıyor. Eserleri genellikle akrilik boyayla yapmıştır. Ayrıca sanatçı dünyadaki en etkili insanlardan biri olarak görülür.

Resim: https://images.app.goo.gl/C7e4taQfaj35x2Kq9

René François Ghislain Magritte 21 Kasım 1898 tarihinde Belçika Lessines' te doğdu. Sürrealizm (Gerçeküstücülük) dendiğinde ilk akla gelen isimlerden olan sanatçı, bir burjuva ailesindendir. Eserlerinde kafası ya da tüm vücüdü beyaz bir örtüyle kaplı olan figürler annesinin intiharına şahitlik etmesinden gelmektedir. Genç yaşta resimle ilgilenmeye başlamış fakat bir süre tutunamamıştır. Kübizm gibi akımlar dikkatini çekmiştir ve felsefeyle de yakından ilgilidir. 1930' lu yılların sonuna dek kendini pek gösteremesede zamanla ilgi görmeye başlamıştır. Sanatçı dönemin diğer ressamlarına göre daha farklı bir açıdan sanatını icra etmiştir. Ortakesimdeki insanları konu almış ve bu dünyanın gerçekliğine karşı koymuştur. Ressam 15 Ağustos 1967 yılında pankreas kanseri nedeniyle hayata gözlerini yummuştur. Rene Magritte bu eserini 1928 yılında bitirmiştir. Eserde basitçe çıplak bir kadın var ve karşısındaki adamın yapmakta olduğu eylem beni ve bence resme ilk bakan herkesi biraz ikilemde bırakıyor. Kadını ya yok ediyor yada onun eksik kalan kısmını var ediyor gibi. Eseri biraz daha incelediğimizde ise paletteki renklerin kadının vücudundaki renklerle uyumlu olduğunu görürüz. Bunun dışında erkek ve kadın figürlerinin yüzleri ressam ve eşinin yüzlerine benzediğini düşünüyorum. Eserde ressamın neredeyse tüm resimlerinde olan renkler bulunuyor. Resim pek popüler olmasada bence ressamın en başarılı eserlerinden biri.

Resim: https://www.google.com/imgres?imgurl=http%3A%2F%2Fwww.edebibilgiler.com%2Fdocuments%2Ftonyukukaniti.gif&tbnid=QTk1INE7VVrxeM&vet=1&imgrefurl=http%3A%2F%2Fwww.edebibilgiler.com%2Fdocuments%2Fyazili_edebiyat.html&docid=ncU_kKjVqviheM&w=350&h=500&itg=1&hl=tr-TR&source=sh%2Fx%2Fim%2Fm1%2F2

Orta Asya' da Bumin Kağan tarafından kurulan Köktürk devleti Türk adıyla kurulan ilk devlettir. Türkler' in Orta Asya' da kurduğu devletlerde görülen; devletin doğu kısmını kutsal olduğu düşünüldüğü için kağan, batı kısmını ise kağanın kardeşi, amcası gibi aynı kanı taşıyan kişiler yönetir. Yarı göçebe bir kültüre sahip olan devlet yıkıldıktan sonra doğu ve batı olarak ikiye ayrılır. Daha sonra 2.Köktürk devleti kurulur fakat 62 yıllık hükümdarlıktan sonra tarihin tozlu sayfalarının bir parçası olur. Köktürkler' in dini inanışları Gök Tengi ve Şamanizm olarak bilinir. Ölümden sonraki hayat inanışları olduğu için mezarlara genellikle atlarıyla ve savaşlarda kullanılan eşyalarla birlikte gömülürler. Mezarlarda odacıklar bulunur. Bu mezarlara kurgan denir. Köktürkler' de ölen, genellikle yönetici sınıfındaki kişiler için mezar anıtları vardır. Bunun bilinen örneği ise Orhun Kitabeleri' dir. Orhun Kitabeleri Türk adının geçtiği ilk Türkçe kaynak olarak bilinir. Bunun sebebi ise Türklerin konar göçer yaşam tarzına sahip olmasıdır. Belli bir yerde uzun süre kalmadıkları için bırakılan eserlerin büyük bir kesimi kaybolmuştur. Orhun Kitabelerinde Bilge Kağan, Tonyukuk ve Kültigin Türk milletine mesajlarda bulunur. Bu anıtlarda Türkçe ve Çince metinler bulunur. Aynı zamanda kaligrafi niteliği de taşır. Materyalleri, boyutları ve biçimleri birbirine benzer. Orhun Kitabeleri üzerindeki kabartma tekniğiyle biçimlenmiş, Türkler için kutsal kabul edilen kaplumbağa ve kartal gibi figürlerde bulunur. Resim sanatında ise çok sınırlı bir bilgi vardır. Bu da Köktürler için kutsal olan sembollerdir. Kurt, at, aslan, gökyüzü ve bazen insan figürleri gözlenir. Köktürk heykel sanatında balballar bizi karşılar. Bu heykeller Köktürkler' in öldürdüğü düşmanlarıdır ve öldükten sonraki hayatta onlara hizmet etmek için varlardır. Balballar genellikle realistik özellikler taşır. Yüz hatları belirgin, kıyafetler gerçeğiyle uyumludur. Bunun yanında seramikle de uğraşmışlardır. Daha çok günlük kullanım eşyaları olan kab kaçak türevi şeyler yapmışlardır. 

Resim: https://images.app.goo.gl/as63NtvSpEbkT86u9

 Etrüskler M.Ö. 8. yüzyılda İtalya' nın kuzeyinde ortaya çıktığı düşünülen bir uygarlıktır. Etnik kökenleri hakkınd pek bir bilgi bilinmemekle birlikte Anadolu topraklarından geldikleri gibi düşünceler mevcuttur. Roma hakimiyet kurduğunda ise yavaş yavaş asimile olarak yok oldukları düşünülmektedir. Sanat alanında genel olarak dini eserler bulunsada günlük hayattanda kesitler vardır. Etrüsklerin yazılı kaynakları grafiti formundadır. Etrüskler ve Mısırlılar dini açıdan benzerlik gösterir. Etrüsklere ait en uzun yazılı kaynak Mısırda bulunmuştur. Etrüsk sanatında Yunan ve Mısır izleri de görülmektedir. Mimari alanda kalıntılar sınırlı sayıdadır ama bu kalıntılarda çok sağlam zeminlerde bulunduğu için kazı faaliyetleri olanaksızdır. Atrium evler taş, kerpiç ve kiremitten yapılmıştır. Tapınaklar genellikle kentin dışında bulunur. Taş, kerpiç ve tuğla gibi materyallerle inşa edilmiştir. Tapınaklar kabartmalarla bezenmiştir. Yer altı mezarlarında freskler yer almaktadır. Genellikle günlük hayat işlenen duvar resimleri oldukça renkli ve simetriye önem verilerek yapılmıştır. Etrüsk sanatında tam da bu zamanda Yunan esintileri gözlenir. Etrüsk heykelleri genellikle pişmiş toprak, taş ve bronzdan yapılmıştır. Mısır heykel sanatından etkiler taşır. Geniş omuzlar, iri bir gövde ve realizmden uzak yüz ve vücut hatları... Etrüsk sanatı farklı uygarlıklardan etkilenmiş olsada Etrüsk sanatı olduğunu hep belli etmiştir.

Resim: https://images.app.goo.gl/qm9H3CJDYdTCiSV96

Pop Art akımı 1950' ler ve 1960' larda modernist dönem son bulduğunda ortaya çıkmıştır. Bu akım sayesinde insanlar sanatın her zaman elit kesme hitap etmek zorunda olmadığı, halk kesimininde ulaşabileceği bir olanak olduğunu anladı. ABD ve İngiltere' de bir birinden habersiz ortaya çıkmıştır. Tüketim kültürünün ortaya çıkmasıyla genç sanatçılar akımı ortaya çıkarttı. Bu akımın sanatçıları popüler kültürü ele alarak realistik bir çalışma ortaya koyarlar. Genel olarak halk kesimindeki sıradan insanların günlük hayatı konu alınarak yapılan eserler hepimizin bildiği ve kolayca ayırt edebileceği özelliklere sahiptir. Eserlerin tamamında canlı ve dikkat çekici renkler kullanılmış. Pop Art sanat akımı dadaizm ve sürrealizm gibi akımların etkilerini taşır. Sanat tarihi için önemli bir yere sahip olan akım popüler kültürü ve sanatı birlikte kullanan ilk akımdır. Görsel sanatlarda bir çok eserin çıktığı akım günümüz sanatınıda büyük ölçüde etkiledi.

Resim: https://images.app.goo.gl/ew2umYkRVjxcFKMX6

Gabrielle Coco Bonheur Chanel 19 Ağustos 1883' te Fransa Saumur' da dünyaya geldi. Annesi ve babası o doğduğunda evli değildi. Çok sonra 1890 yılında evlendiler. Babası satış elemanı annesi ise çamaşır yıkıyordu. Annesi Chanel 12 yaşındayken hayatını kaybetti ve Coco Chanel' in yetimhane hayatı başladı. Babası diğer kardeşleriyle birlikte onuda yetimhaneye bırkatı ve ortalıktan kayboldu. Kendisi reşit olduğunda kardeşleriyle birlikte Aubazine şehrinde bir evde kalmaya başladı. Burada kumaşlarla tanıştı dikiş dikmeyi öğrendi. Bir gün çalıştığı yere gelen subay onu bir eğlence mekanına davet eder ve orada uzun ısrarlar üzerine sahneye çıkar. "Coco" lakabını buradan alır. Chanel burada sahne almaya devam eder ve bir gün bir subayla aşk yaşamaya başlar. Şatoya davet edilen Chanel uzun bir süre metres olarak burada kaldı. Şatoda lüks ile tanışan Chanel' in bir de çocuğu oldu. Aşıklardan biri ölene dek bu aşk böyle devam etti. Chanel ilk dükknını Paris' te açtı. Kadınları dönemin kalıplarından çıkarttı ve daha rahat özgür bir giyim tarzı yarattı. Gabrielle Dorizat Coco Chanel' in şapkasını giydiğinde kariyeri artık önemli bir hale büründü. Daha sonra bir butik açtı ve bunun ardı arkası kesilmedi. Evet Coco Chanel artık çok ünlüydü. 1919 yılında Chanel moda evini açtı. Sonrasında ilk parfümü No: 5' i çıkarttı. 5 rakamı onun için uğurluydu. 1925' te artık Avrupalı elitlere hitap eden bir modacıydı. 1930' da ise Atatürk Türk askerinin üniformasını Coco Chanel' e tasarlattı. Chanel ikinci dünya savaşı başladığında moda evini kapattı ve evinden çalışmaya başladı. 1945' te İsviçre' ye taşındı. 9 yıl burada yaşadıktan sonra Paris' e gelerek moda evini açtı. 70 yaşındaydı ve yeni bir kolekdiyonu vardı. Bu koleksiyon için Vogue "koketliğin dönüşü" demiştir. Coco Chanel' i Coco Chanel yapan şey cesaretiydi. O dönemde "maskülen" olarak tanımlanan parçaları kadınlara giydirdi. Siyah renk sadece cenazelerde giyilirken artık modanın vazgeçilmezi oldu. 88 yaşında 10 ocak 1971 yılında Paris' te bir efsane hayatını kaybetti.

Resim: https://images.app.goo.gl/Gu1TCJisAxUs37269

Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí i Domènech 11 mayıs 1904' te İspanya Figueres' te doğdu. Dalí tartışmasız sanat tarihinde en çok konuşulan isimlerden biridir. Sürrealizm dendiğinde aklmızda canlanan ilk isimdir kendisi. Kardeşi ressam doğmadan önce hayatını kaybettiği için onun adını aldı. Küçük Salvador' u annesi gittiği yolda hep desteklemiştir. 1916 yılında Colegio de Hermanos Maristas Instituto' daki resim okulunda eğitim almaya başladı. Her sanatçı gibi o da hayalpersti. Sanatçı Ramon Pichot ile tanıştı. İlk sergisini kendi evinde yaptı. Daha sonra ilk halka açık sergisini yaşadığı şehrin tiyatrosunda açtı. Annesinin ölümü üzerine çok büyük bir kayıp yaşadı. Bundan sonra ise Madrid e taşındı ve sanat okuluna başladı. Giorgio de Chirico' nun eserlerinden etkildi. Bu dönemde kübizm, dadaizm gibi akımlardan etkiler eserlerinde mevcuttu.1926' da Paris' e gitti ve burada Pablo Picasso ile tanıştı. Sürrealizm' in öncüleri olan Andre Breton ve Paul Eluard ile tanıştı. Sürrealizm' de devam eden ressam bilinçaltını çok önemserdi. Çalışmalarını buna göre yapmıştır. 23 ocak 1989' da hayatını kaybetti. Leda yunan mitolojisinde çapkın Zeus' un gözünün düştüğü Hera' nın kin beslediği bir diğer kadın figürüdür. Zeus Leda'yla birlikte olmak için kuğ kılığına girmiştir. Leda aynı günde iki kişiyle birlikte olur. Diğeri ise eşi Sparta kralıdır. Bunun sonucunda iki yumurta olur.  Bunlar zaman içinde Truva savaşına neden olacak güzellikte iki kızdır. Peki Dalí neden Leda' yı kullanmıştır? Dalí' nin bu resmi yaptığı zamanlarda Hiroşima' ya atom bombası atıldı. Ressamın buradaki amacı modern bilimi ve sanatı baz alarak resim yapmaktır l. Farkına vardıysanız resimde hiç bir şey birbirine değmez. Çünkü atomic ortamda da bu böyledir. Çok ince bir düşünce. Aynı zamanda mitolojiyide resme katmakta çok iyi bir fikir. Atomic Leda sanat tarihindeki gerçek başyapıtlardan.

Resim: https://images.app.goo.gl/1CKeshUiJRdKR7r26

Notre Dame Katedrali Fransa' nın Paris Şehrinde Seine Nehri' nin kıyısında dünyadaki en önemli tarihi yapılardan biridir. Gotik mimarinin gözdelerinden olan katedral,1163 yılında inşa edilmeye başlanmış, 1345 yılında ise ziyarete açılmıştır. Meryem Ana' ya itafen yapılan yapı aynı zamanda Hristiyanlığın Paris'teki senbolüdür. Küçük bir adanın üzerine inşa edilmiş ve asırlar sonunda tamamlanmıştır. UNESCO dünya mirasında yer alan asil bir yapı. Katedral daha öncede hasar alsada fransız devriminde çok daha beter oldu. Bir yazar tarafından kaleme alınana dek bitap durumda kaldı. Sonrasında yeniden şöhretini kazandı ve uzun bir süre restore edildi. Notre Dame laneti diyebileceğimiz şekilde en son olarak ise yangın çıktı. Restorasyon çalışmalarınım 2024' te tamamlanması bekleniyor.

Resim: https://images.app.goo.gl/9vHCaBKWMbfMNvaS6

Türklerde Orta Asya' dan itibaren sürdürülen minyatür sanatı Osmanlı Devletinde Kanuni Sultan Süleyman devrinde ayrıca önem kazanmıştır. İslam dinindeki insan ve hayvan tasfiri yasağı ile anatomik olarak tamamen gerçek dışı, perspektif ve ışık-gölge kullanılmayan kendine özgü tasfirler ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda önemli insanlar bazen diğerlerine nazaren daha büyük tasfir edilir.  Osmanlı' da minyatür sanatı, tarihi olayları hikayeleştirerek anlatmıştır. Her ne kadar Osmanlı' da minyatür pek çok konu içersede genellikle savaş, zafer, tahta geçiş gibi konular ön planda tutulan konulardır. Genellikle saraydaki soylu kesime sunulan minyatür, günümüz Türk sanatına da etkili olmuştur. Çok renkli olmasına rağmen resmin bütünlüğünü koruyarak icra edilmiştir. Minyatür sanatçılarına "Nakkaş" denir. Nakkaşlar genel olarak olarak renkli mürekkep, kalem, kağıt, boya yahut metal bulunan yapışkan tarzı malzemel kullanmıştır. Osmanlı dönemindeki eserler günümüzde büyük bir özenle korunur. Osmanlı' da sanata çok önem verilmiştir. Minyatür en başta yazılan kitapları süslemek amacıyla yapılmıştır. Osmanlı devrine ait resim alanında başka çalışmalarda bulunmuştur lakin Osmanlı resim sanatı dendiğinde genel olarak akla minyatür gelmelidir. Selimname gibi eserler sanat tarihi açısından en zengin ve önemli yapıtlardır. Minyatür sanatında peyzaj ve portre de işlenmiştir. Osmanlı Minyatür Sanat' ında önemli olayların yanı sıra soylu kesimin günlük hayatları da işlenmiştir.